35/46
Kopenhag 1919: Genç bir işçi kendini işsiz ve hamile bulur. Yeraltı bir evlat edinme ajansı işleten Dagmar’la tanışır. Aralarında güçlü bir ilişki gelişir, ancak işinin ardındaki şok edici gerçeğe rastladığında dünyası paramparça olur. Danimarka’nın 2025’te 97. Akademi Ödülleri’nde 'En İyi Uluslararası Uzun Metraj Film' kategorisi için resmi başvurusu. Büyük Savaş’ın son günleridir ve Caroline bir fabrikada çalışarak zar zor geçinmektedir. Kocası savaş sırasında ortadan kaybolduğu için dul olduğuna inanmaktadır (Danimarka aslında dahil olmasa da), ancak kocası ölü olarak listelenmediği için dul maaşı alamaz. Film boyunca çok fazla şey oluyor ve spoiler vermek istemiyorum, bu yüzden pazarlamanın beklendiği kadar büyük bir film olmayan bir şeyi vurgulaması dışında konuya girmeyeceğim. Bu, filmin ikinci yarısında çok fazla ilgi görse de, benim için filmin gerçek değeri Caroline’in hikayesini çevreleyen gerçeklik duygusu. Bir filmde en son ne zaman biri potansiyel bir kiracıyı günde iki saat boyunca (ondan öğlene kadar, ki çoğu insan bu saatlerde çalıştığı için bu büyük bir satış olmayabilir) akan su alabileceğini söyleyerek bir daireyi tutmaya ikna etmeye çalıştı? O dönemde yaygın olan uyuşturucu kullanımı ne zaman bu kadar açık bir şekilde anlatıldı? Dagmar’ın yaptıkları bile o günlerde nispeten yaygındı, ancak bu noktada eğilimin azaldığını ve eskiden olduğu kadar sık olmadığını tahmin ediyorum. Aslında, pazarlama farklı olsaydı ve Dagmar beklentiler yarattığı için gündeme getirilmeseydi filmi daha çok beğenebilirdim. Dagmar ana karakter olmasına rağmen, film açıkça Caroline ve onun zorlukları hakkında. Yine de, filmde gerçek bir kişinin kullanıldığını önceden bilmeseydim, boynunda Dagmar Overby ismini gördüğümde nasıl hissedeceğimi söylemek zor. (Filmin gerçek olaylardan esinlendiği, onlara dayanmadığı, bu yüzden gerçek Dagmar’dan biraz uzak durmaya çalıştıkları unutulmamalıdır). Seyircilerin bir kısmının Caroline’a sempati duymakta zorlanacağını düşünüyorum, çünkü bazen doğru kararı biraz geç veriyor gibi görünüyor. Aynı zamanda, hayatta kalmaya çalışırken, olasılıkların size karşı olduğu bir dünyada etik için çok fazla zaman veya fırsat yoktur. Öte yandan, bu dünyada ona verilen umudun hiçbir işe yaramayacağını bilmemize rağmen, neden kendini bu denli şımarttığını anlıyoruz. Filmin görünümünü beğendim. Siyah beyaz ve tüm kasaba harap olmuş ve zar zor ayakta duruyor gibi görünüyor. Bize çalışan yoksulların refahına olan ilgisizliği veya hatta küçümsemeyi hatırlatıyor. İşler gerçekten bu kadar değişti mi? Tasvir edilen zaman bir asırdan fazla bir zaman önce gerçekleşmiştir, ancak kadın bedensel özerkliği kavramı bir kez daha sürekli saldırı altındadır. Elbette, tüm sanat bir bakıma yaratıldığı zamanın bir aynasıdır, ancak burada benzerlikleri görmek daha kolay görünüyor
%d0%b1%d1%96%d0%bb%d0%be%d1%81%d0%bd%d1%96%d0%b6%d0%ba%d0%b0 webrip iman